26 Kasım 2020 Perşembe

BTS'in Son Albümü "BE" Üzerine Jimin İle Gerçekleştirilen Röportaj


BTS BE Comeback Röportajı Weverse

2020.11.23

Jimin: “Sevilmekten hoşlanan bir insanım"

Jimin konuşmasına genellikle "ben sadece", "bu sadece", "onlar sadece" gibi cümlelerle başlar ama devamında hemen samimi cevaplar vererek duygularını açar.

Ekim ayında V-LIVE üzerinden gerçekleştirdiğin bir yayının sırasında tura çıkacağınız zaman havaalanında giymeyi planladığın kıyafetleri giydin.

Jimin: Gerçekten fark etmemiştim ama sanırım sonunda içinde bulunduğumuz durumun gerçekliği ile yüzleştim.

Bahsettiğin "durum" hayranlarınızla yüz yüze görüşememenin ortaya çıkardığı zorluk mu?

Jimin: Evet. Şu anki şartlarda sahneye çıkıp şarkılarımızı söyleme durumda kalsaydık, nasıl olurdu bilemiyorum. Aynı zamanda kilitli ve tıkalı birçok şeyin açıldığını da hissettim. Tur zamanlarında hissettiğimiz gibi bir heyecan yoktu bu yüzden kolayca yorulduğumuz da oldu. Yine de yeni şarkılarımızı yaparkenki çabamız gibi şimdi de elimden geleni yapmaya çalışıyorum.

Yeni albümünüz  "BE" tamamen kendinizi toparlarma ve ilerleme süreciniz ile iglili gibi görünüyor. 

Jimin: Benim albümdeki rolüm üyelerin albüme dahil etmek istedikleri fikirleri dinlemekti ama bu albüm kişisel duygularımızdan ziyade şimdi hissettiklerimizin bir kaydıydı. Geçirdiğimiz zor zamanları ve bu zorlukların üstesinden gelmek için neler yapmamanız gerektiğini rahatça konuştuğumuz bir albüm oldu.

BE'nin proje yöneticisi olarak tüm üyelerin fikirlerini almayı ve organize etmeyi nasıl yönettin?

Jimin: Yoongi hyung'un proje yöneticisi olmamı tavsiye etmesi ile bu işi üstlendim ama her şeyi yönetmem gerektiğini düşünmedim sadece üyelerin işlerini hızlı ve kolay bir şekilde yapabildiklerinden emin oldum. Genel anlamda bu görev üyelerin fikirlerini almak veya şirketimizle görüş alışverişinde bulunmaktan ibaretti.
Bu yüzden fikirleri toplardım, organize ederdim, “Bunlar geri aldığımız görüşlerden bazıları. Ne düşünüyorsun? ”- şeklinde üyelere tekrar sorardım. Üyeler eğer tamam derlerse cevabı şirkete iletirdim ve yaptıkları şarkılar varsa onları da gönderdim.
Fikirlerini iletmekte geciken üyeleri nasıl teşvik ettiniz? (gülüyor)

Jimin: Grup sohbetimizde isimlerini etkiketleyerek bahsediyordum ve böylelikle cevap veriyorlardı. (gülüyor) Ne zaman birinin veya birilerinin fikrini henüz göndermediğini yazsam diğerleri hep bir ağızdan "acele edin beyler!" yazıyordu ve böylelikle bana fikirlerini iletiyorlardı.

Üyelerden birinin proje yöneticisi olması harika olmuş o zaman. (gülüyor) Tüm farklı fikirlere rağmen nasıl uzlaştınız?

Jimin: İlk başladığımızda yaklaşık bir saat oturduk ve dedik ki: "eğer haksızlığa uğramış hissediyorsanız bununla ilgili bir şarkı yapın; başkalarına umut vermek istiyorsanız, devam edin ve umut dolu bir şarkı yazın. Hadi konuyu bulalım ve onun üzerinden gidelim. Yedi kişiyiz ve albüm güncel olaylarla ilgili olacağından, yedi şarkı yapmak için bir skit koyalım ve solo şarkı olmasın. Hep birlikte üzerinde çalışabileceğimiz bir şey yapalım."


Bu yöntem diğer albümlerinizdeki çalışma şeklinizden farklı olmuş gibi.

Jimin: Aslında "bu şarkıyı biri yapsın, şu şarkıyı diğeri yapsın" şekilde ilerlemedik. Sadece bir şarkı alıp "bunu kim yapmak ister? Diğerini kim yapmak ister?" şeklinde ilerledik. Bu noktada daha hırslı oldum ve diğer üyelerin yaptığım işi onaylanmasını istedim. Birlikte çalışmak çok eğlenceliydi ve ne zaman bir şey yapsam hemen onlara dinletmek istedim. Bana iltifat etmeleri hoşuma gidiyordu bu da eğlencemize eğlence kattı. Şarkılar bittiğinde hissettiğimiz tüm bu duyguları hayranların da hissetmelerini ümit ettik. Gerçi bazı şarkılar albüme eklenmedi. (gülüyor) Gerçekten eğlenceliydi.
Şarkılarınızın hayranlarınıza iletilmesi kadar yapım sürecinin de önemli olduğunu söyleyebiliriz miyiz?

Jimin: Kısa bir süre önce kendimle ilgili yeni bir şey keşfettim: sevilmekten hoşlanan bir insanım. Geriye baktığımda, yaptığım şeyi sadece işim olduğu için değil de arkadaşlarım, ailem, grubum ve hayranlarım tarafından sevilmek için de yaptığımı fark ettim. Bu bağı sürdürmek gerçekten zordu ama sevgiden emin olduğumda ve bu ilişkiyi koruduğumda tatminlik hissettim. Kendime ait bir şey elde etmek gibiydi.

Sadece sevilmeyi istemekten ziyade verilen emek ve kazanılan derin güven duygusundan kaynaklanan bir tatminlik mi?

Jimin: Benim yaptıklarımdansa birçok insanın bana verdikleri/kattıkları hakkında daha çok düşünürüm. Hayranlarımıza veya grup üyelerimize mutlaka bir şeyler borçlu olduğum anlamında değil de onlara duyduğum minnettarlığı bir kez daha hissettim. Beni gerçekten önemsemeyen insanların gerçekte kim olduklarını da gördüm. Bu insanları uzaklaştırmaktansa onlara nasıl daha az duygusal tepki vereceğimi öğrendim. Aynı şekilde beni gerçekten düşünen insanlara da daha dürüst/samimi duygularla yaklaştım.

Bu zamanda hayranlara bu tür duyguları ifade etmek zorlaştı. Gerçekten tek seçenek onlarla şarkılarınız aracılığıyla konuşmak. Bu seferki mesajınız nedir?

Jimin: Yaptığımız her albümde ve müzik videosunda bir mesaj var ama illaki mesajı anlamak zorunda değilsiniz dinlemekten ve izlemekten zevk almanızı umuyoruz. Bu birincisi. Umarım kendimizi vererek yaptığımız şarkıları ve videoları gerçekten beğenirsiniz. Size her zaman en mükemmel halimi göstermek için vücuduma iyi bakıp sıkı çalışıyorum. 

Bu noktada şarkı söylemenin ve dansının oldukça değiştiğini düşünüyorum. “Black Swan” ve “Dynamite” performanslarınız tamamen farklı ama belki de değişen vücut siluetin sebebiyle dansının verdiği duygu daha özgüvenli hale geldi. Bir dansçı olarak ifade etmek istediğiniz şey nedir?

Jimin: Umarım duygularım iyi etki bırakır, size ulaşır. Dansıma, hareketlerime ve şarkı söyleşime kattığım duyguların size geçmesini istiyorum. Bu yüzden çok sayıda geri bildirim aldım, etrafa sorup soruşturdum, biraz araştırma yaptım ve sahnede her bir duyguyu ifade edebileceğiniz uygun bir vücut olduğunu öğrendim. Hepimizin farklı vücut tipleri var. Benim yaşımdaki bir insan için duyguları en iyi ifade edebilecek/yansıtacak bir vücuda sahip olmak için katı bir diyet uyguladım fakat buna eskisi kadar sıkı sıkıya bağlı kalmadım. (gülüyor)



“Dynamite”taki dansını izleyince, vücudun, özellikle döndüğün zaman, öncekinden farklı, daha hafif görünüyorsun. Yeni vücudunun dans hareketlerin üzerinde nasıl bir etkisi oldu?

Jimin: 58 kilo benim için ideal bu yüzden diyet yaparak 5 kilo verdiğimde herkese göstermek istediğim görünümü bulduğumu düşündüm. Objektif olamam ama yine de istediğim belli bir vibe vardı. Önceden ayrıntısız olmak için gerçekten çok uğraşırdım ve bu yüzden daha az yeni şeyler denerdim hata yapmamaya dikkat ederdim ve bunu yaparak kendimi daha fazla ilerlemekten alıkoydum. Ama "Dynamite" ta daha önce hiç denemediğim ifadeleri denedim. İnsanların videoyu izlerken gerçekten buna konsantre olduğumu fark edebilmelerini istedim bu yüzden duygulu ifadeler denedim nasıl desem tatlı (gülüyor) ve komik görünmeye bile çalıştım. Ögelere tek tek değil de bir bütün olarak bakmaya odaklandım.

Ve sonuç olarak göstermek istediğin şey neydi?

Jimin: COVID-19 süresince gerçek bir şov sergileyemedik. Tüm bu zamanı boşa geçirmediğimizi, kendimizi toparlayıp sıkı çalışmaya devam ettiğimizi göstermek istedim. Ancak dans yoluyla 'sıkı çalışma' nın resmini cizme gerçekten yorucu görünebilirdi bu yüzden Dynamite çekimleri boyunca gülümsedim ve dans ettim.

Bu nasıl mümkün oldu? Tüm ekibin motivasyonunu korumak kolay olmasa gerek.

Jimin: COVID-19'un yayılmasıyla birlikte, Billboard Hot 100 listesinin zirvesine yerleştiğimize inanmamız biraz zaman aldı.Telefonlarımızı kontrol ettiğimizde ve birinci olduğumuz söylediğinde çok şaşırdık, inanmak çok zordu gerçi hepimiz ağlıyorduk. (gülüyor) COVID-19 ilk patlak verdiğinde "Ah, hemen bitecek ve tura devam edeceğiz" diyorduk. Bunu söylemenizin sebebi işler zorlaşsa bile gelecek yıl için her şeyimizi ortaya koyacağımıza dair söz vermemizdi.
Her şeyini ortaya koy ve çök... Plan buydu, ama gerçekten hayal kırıklığına uğradık. Daha da kötüsü bu yıl herhangi bir gösteri yapmanın zor olacağını duyduğumda kafamın içi… bir şekilde boştu. Beynim durdu. Biz de öylece ara veremiyorduk. İnsanlar gerçekten zor zamanlar geçiriyordu fakat çalışmaya devam edebiliyorduk. Bunun için mutlu mu olmalıydık yoksa üzgün mü bilmiyordum. Hiçbir şeyin cevabı yoktu. Gerçekten zordu.



Bunu durumun üstesinden nasıl geldiniz?

Jimin: Röportajlarda bir muhabir veya başka biri bana ne zaman amacımın ne olduğunu sorsa 'üyelerle uzun süre performans sergilemek' cevabını verdim. Bu belki de benim en büyük hedefim ve hatta bunu gruba da söylüyordum: "Sizinle gerçekten uzun süre birlikte olmak istiyorum." Sanırım bu duyguyu birbirimize iyi aşıladık. Grubun bitap düşeceğinden çok endişelendim. Ama herkes birbirini güldürüp neşelendirebiliyordu. Birlikte sohbet etmek için daha çok vaktimiz oldu ve böylelikle her ne olursa olsun evimizde bir içkiyle sohbet edip çözebiliyorduk.

İşini bu kadar ciddiye almanı sağlayan şey nedir?

Jimin:  Işimile ilgili her bir ayrıntıyı sevmek istiyorum. İşinize sadece iş olarak bakarsanız hedefiniz sadece para olur. Grubumuzun enerjisi veya hayranlarımızla olan ilişkimizde bunu temel aldığımızı hiç düşünmedim fakat zihinsel ve fiziksel olarak yorgun olduğunuzda iş bir angarya haline gelir ve ilişkileriniz kaçınılmaz olarak zarar görür. Korktuğum şey buydu.

“Dis-ease” şarkısı her üyenin çalışma ile iglili hislerini içeriyor. İşin hakkında ne düşünüyorsun?

Jimin: Asıl mesleğimi, performans sergilemeyi ve şarkı söylemeyi "işe gitmek" olarak algılamıyorum. Ama kamera karşısında başka bir şey yaptığımda bu durumu bazen "işe gitmek" olarak algılıyorum. Hayranlarımız için şarkı söylemek ve performans sergilemek benim için bir iş değil - bu gerçekten, gerçekten yapmak istediğim bir şey.


“Dis-ease” parçasının yazılmasına katkı sağladın değil mi?

Jimin: Bridge (Köprü/geçiş kısmı). Pdogg ile kayıt yapıyorduk ve melodisi olmayan bir bölüm vardı ve - doğaçlama mı demeliyim? - bir şey düşünmeden mırıldanıyordum ve sonra Pdogg bu yeri tekrar söylememi istedi. Ona emin olup olmadığını sordum. Melodiyi yazmamı istedi ve ben de yazdım.

BE'deki bazı diğer şarkılarda da buna benzer bir şey var fakat "Dis-ease" bir şekilde özellikle eski tarz Kore hip hop'unu anımsatıyor.

Jimin: Ben de aynısını düşündüm. Şarkıyı söylediğimde 20 yıl öncesine gittim. Şarkının çoğunu j-Hope yazdı. Bu sadece benim şahsi fikrim olabilir (gülüyor) ama vokalleri kimin söyleyeceği konusunda bir soru işareti olduğunda ben söyledim. Gerçekten ne istersem onu ​​yapıyordum, bu yüzden biraz zaptedilmem gerekiyordu (gülüyor) ama eğlenceliydi.

Kayıt sırasında vokallerin değiştiği bir yer var mıydı? BE'de doğal ses tonunu kullandığın birçok bölüm var.

Jimin: Şarkı söylediğimde genellikle bütüne odaklanırım ama bu sefer öyle olmadı. Özellikle "Life Goes On" - bu şarkı benimle ilgili değil ama empati kurmaktan kendimi alamadım. Sesimin nasıl çıkması gerektiğini düşünmeden şarkıyı söyledim. İletmek istediğim belirli bir duygu üzerinde düşünmedim. Söylediğim gibi ne hissettiysem onu tam olarak kaydettim.

Albümde "Telepathy" isimli bir şarkı var. YouTube'da prodüksiyon sürecini göstermek için yaptığınız yayında telepati fikrini ortaya attınız. Bu da bize bu şarkıyı doğrudan hayranlarınıza ithaf ettiğinizi düşündürdü. Hayranlarınızla telepati yoluyla konuşabilseydin onlara ne söylerdin?

Jimin: İnsanlar güzel bir kalbe sahip ve umarım hep öyle kalırlar. Telepatiyi sordunuz ama sanırım hayranlarımızla gerçekten telepatik bir bağımız var. Bu tamamen belirgin bir şey değil ama samimi olup olmadığımızı bir şekilde hissedebiliyorlar. Ve bence bu yüzden hayranlarımız bizi destekliyor ve her zaman yanımızdalar.


Peki ya sen hayranlarından ne duymak isterdin?

Jimin: Hayranlarımızla ilgili her zaman en çok merak ettiğim şey hayatlarında onları zorlayan şeyin ne olduğudur. Her birinin neyle mücadele ettiğini, onları neyin mutlu ettiğini - gerçekten merak ediyorum. Bizler kendimize ait bir takım zorluklarla yüzleştiğimiz için hayranımızın her birinin hayatında onlara iyi olup olmadıklarını soracak birinin olup olmadığını merak ediyorum. Umarım bu durum bir an önce düzelir, insanlar mücadeleye devam eder ve yetişkinler tüm kurallara uyar. Çocuklar şu an istedikleri şeyleri rahatça yapamıyorlar. Bu süreci yetişkinler tarafından kendilerine dayatılan bir takım kuralları uygulamak olarak görüyorlarmış gibi geliyor. Bu sebeple umarım yetişkinler bu durumu çocuklara onların anlayacağı şekilde açıklayarak yardım eder ve böylelikle pandemiyi bitirebiliriz.

Haberlerde COVID-19 aşısının bulunduğu söyleniyor öyleyse hayranlarınıza çok geç olmadan kavuşacabileceksiniz. Onlara kavuştuğunda ne söyleyeceksin?

Jimin: Kelimelerde ziyade sanırım çok uzun süre birbirimize bakacağız. Ve eğer bir şey söyleyebilirsem muhtemelen "çok şey atlattınız, hadi yeniden birlikte güzel vakit geçirelim." cümlesi olur.


Kaynak: Weverse Magazine 
Çeviri: Ayşegül & Casey

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder